14 Ekim 2014 Salı

AHMED MUHTÂR PAŞA


Doksanüç harbinin doğu cephesi kumandanı ve Osmanlı sadrâzamı. 1839 (H. 1255) târihinde Bursa’da doğdu. Katırcıoğlu ailesinden Halil Efendi’nin oğludur. Büyük bir asker, kıymetli bir komutan idi. Müşir (mareşal) ve Gâzi ünvânlarına sâhib oldu. Ömrünün son yıllarında kısa bir süre sadrâzamlık yaptı. Fakat askerlikte gösterdiği başarıyı siyâset sahasında gösteremedi. İttihâd ve Terakkî ile müşterek hareket ederek, sultan Abdülhamîd Han’ın tahttan indirilmesinde ve Balkan harbine girilmesinde faal rol oynadı. Onun bu başarısızlıkları, kazandığı şöhreti ve şahsiyetini lekeleyen hareketlerin başında gelmektedir. 1919’da İstanbul’da vefât etti.
Ahmed Muhtar, 1851’de oniki yaşında Bursa Askerî Lisesi’ne kayıt oldu. Başarı ile liseyi bitirip, 1856’da İstanbul’da Harbiye’ye girdi. Dört senelik bir tahsilden sonra, 19 Mart 1860’da mektebi bitirerek mülâzım oldu. Bir sene de Erkân-ı Harbiye’de okudu. Sınıfını birinci olarak bitirip, kurmay yüzbaşı olarak, askerlik hayâtına atıldı. İlk tâyini Karadağ’a çıktı. 1861 yılında Osmanlı topraklarından Hersek ve Karadağ bölgesinde isyân çıkmış, ayaklanmayı bastırmak üzere serdâr-ı ekrem müşir Ömer Lütfi Paşa vazîfelendirilmişti. Ahmed Muhtar, Ömer Lütfi Paşa’nın emrinde hizmete başladı. Askerliğinin bu ilk günlerinde, birliği ile yaptığı muhârebelerde üstün bir kabiliyet ve cesarete sâhib olduğunu gösterdi. Gösterdiği başarıdan dolayı, Mecîdi nişanı ile mükâfatlandırıldı. Onun bu ilk harekâtdaki başarısı, kişiliğini ortaya koymuş, metanet, sabır ve sebat gibi kıymetli hasletleri üzerinde topladığına şâhid olunmuştu. Ostrok’da yaralanmış, kıdemli yüzbaşılığa terfî ettirilmişti. 1862’de de Kara Harb Okulu’nda öğretmenlik yapmış, balistik ve teknik konularda ders vermiştir.
İki sene bu vazifeyi başarıyla yürüten Ahmed Muhtâr’a binbaşılık rütbesi verildi ve Kozan dağı isyânını bastırmakla vazifeli tümenin Erkân-ı harbiyesine (kurmay başkanlığına) tâyin edildi. Dönüşte kaymakamlığa (yarbaylığa) terfî ettikten sonra, şehzâde Yûsuf İzzeddîn’in öğretmenliğine me’mûr edildi. Çalışkanlığı, bilgisi ve kibar hareketleri, saraydaki yerini sağlamlaştırdı. Hattâ Pâdişâh’ın takdîrini kazandığından, Avrupa’ya gittiğinde yânına aldı.
1868 târihinde Karadağ hudutlarında yapılacak değişiklik komisyonunda komiserlik vazifesini yürüttü, bir sene sonra da miralay (albay) oldu. 1870’de de komiserlik uhdesinde kalmak üzere, askerî şûra üyeliğine getirildi. Bu yılın sonunda mîrliva yâni paşalığa terfî etti. O sırada Yemen’de başlayan ayaklanmayı bastırmak üzere görevlendirildi. 6 Aralık 1870’de Derseâdet’ten ayrılan Ahmed Muhtar Paşa, Yemen’e hareket etti. İsyancıların başı olan Muhammed bin E’iz’i, Rayda kalesinde sıkıştırarak teslim aldı ve diğer isyâncılarla birlikte cezaları verilmek üzere İstanbul’a gönderdi. Çok muhkem olan bu kaleyi hiç denecek kadar bir zayiatla teslim alması, onun askerî kabiliyetine bir delîl teşkil etti. Bu hareketi ile Pâdişâh’ın takdirine mazhar olup, kendisine ferik rütbesi verildi. Bundan dört ay sonra Yemen’de yedinci ordunun kurulmasına karar verildi ve 10 Eylül 1871’de rütbesi müşirliğe terfî ettirilerek, Yemenin vâli ve komutanlığına tâyin edildi.
1861’de Erkân-ı harbiyeyi bitirmiş olan Ahmed Muhtar Paşa, on sene gibi pek kısa bir zamanda, harplerde gösterdiği kahramanlığının neticesi, otuz iki yaşında askerlik mesleğinin zirvesine yükselmişi müşirlik rütbesine kavuşmuştu.
Yemen vâlisi Ahmed Muhtar Paşa, ilk olarak San’a şehrinin alınmasına karar verdi. Ordusu ile Haraz dağı üzerinden geçerek San’a’ya gitmeyi plânladı. Çünkü bu dağda o bölgeye hâkim isyâncılara yardım eden İsmâiliyye sapık fırkasına mensup Hasan bin İsmâil adında biri vardı. Emrinde güçlü, gözü pek askerler bulunuyordu. Ahmed Muhtar Paşa, kısa zamanda, bu sapık fırkanın reîsini teslim aldı. Oradan San’a üzerine yürüdü. San’alıların; mezheblerine, inanışlarına karışmaması şartıyla şehri teslim etme tekliflerini kabul edip, San’a’ya Osmanlı bayrağını çekti. Kısa zamanda bölgede emniyet ve düzeni sağladı. Bu haber, Abdülazîz Han’a ulaştığında, onu birinci rütbeden Murassa Osmanî ve Mecîdi nişanlarıyla taltif eyledi.
Yemen’de askerî ve idâri ıslâhatlar yapan, bütün isyânları bastırıp, Osmanlı nüfuzunu te’min eden ve üç sene vâlilik görevini başarıyla yürüten Ahmed Muhtar Paşa, 1873’de İstanbul’a davet edilerek, nâfia nâzırlığına (bayındırlık bakanlığına) tâyin edildi. İki ay sonra Girid vâliliğine, ondan bir ay sonra ikinci ordu kumandanlığına, 16 Eylül 1873’de de dördüncü ordu kumandanlığı ve Erzurum vâliliğine tâyin edildi. Bu vazifede İki sene kaldıktan sonra, İstanbul’a çağrıldı. 13 Ocak 1876 târihinde Bosna ve Hersek bölgelerindeki kıpırdanışları yatıştırmak üzere Bosna-Hersek cephe kumandanlığına atandı. Aldığı tedbirlerle Hersek ayaklanmasını kısa zamanda bastırdı.
Bu sırada sultan Abdülazîz Han’ın şehîd edildiği haberi her tarafa yayıldı. Yerine beşinci Murâd pâdişâh oldu. Pâyitahtda bu olaylar olurken, 1 Temmuz 1876’da Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı Devleti’ne harb îlân ettiler. Müşir Ahmed Muhtar Paşa, 23 Temmuz 1876’da Karadağ prensi Nikolay ile yaptığı çarpışmalarda galip geldi. Ancak 29 Ağustos 1876’da Trebin’e dönmek zorunda kaldı. Burada kuvvetlerini takviye eden Ahmed Muhtar Paşa, 1 Eylül 1876’da yola çıkıp, Grahora’yı alarak, Karadağ’a girdi. Böylece Hersek’teki ayaklanma sona erdi. 3 Ocak 1877’de Girid vâli ve kumandanlığına atandı ise de, bu görevi kısa sürdü.
Rusya, ötedenberi sıcak denizlere inmek gayesiyle yanıp tutuşuyordu. Bunun için de, boğazlara hâkim olarak Osmanlı Devleti’ni parçalamak, haritadan silmek istiyordu. Bu sebeple muhtemel bir Rus taarruzunu karşılaması için Ahmed Muhtar Paşa, 8 Şubat 1877’de Doğu Anadolu harekât alanı kumandanlığına tâyin edildi.
Vazîfeyi devr alan Ahmed Muhtar Paşa, Rusların Gümrü-Kars-Erzurum istikâmetinden taarruz edeceğini tahmin ediyordu. Bunun için, kuvvetlerini sağ, orta ve sol kanat olarak üç grupta topladı. Sol kanada 8.000, ortaya 27.000, sağa 12.500, diğer cephelere de 12.000 civarında asker yerleştirdi.
Ruslar, Ahmed Muhtar Paşa’nın tahmin ettiği gibi Gümrü-Kars ve Erzurum istikâmetini hedef olarak seçtiler. Toplam mevcutları 150.000 civarındaydı, ilk hedefleri Ardahan-Kars ve Doğu Bâyezîd idi. 24-25 Nisan 1877’de Arpaçay’dan Türk hudutlarını geçerek Tekeli köyüne ulaştılar. Müşir Ahmed Muhtar Paşa, Kars’tan bir piyade tugayı gönderdi. Kısa süren çatışmada kahraman Türk askeri Rusları geri püskürttü. Ahmed Muhtar Paşa, Kars’ta yirmi dokuz taburluk iki tümen ile ağır topçu alayını Hüseyin Hami Paşa’ya bırakıp, kendisi az bir kuvvetle gece düşmanın önünü kesmek üzere yürüdü. Soğanlı dağı gerisinden askerine hiç istirahat vermeden öğleye kadar Paldum ve Hizar boğazlarına düşmandan önce yetişti. Düşmanın ileri hatlara geçmesini önledi.
1 Mayıs’tâ Ardahan’ı kuşatan Ruslar, on sekiz günlük muhârebeden sonra ele geçirebildiler. Bu savaşta, 6.000 düşman öldürüldü ve 500’e yakın mehmetçik şehîd oldu.
Der Gukasov kumandasındaki Rus birliklerinin Doğu Bâyezîd’e ilerlediklerini öğrenen Ahmed Muhtar Paşa, kuvvetlerini, askerî bakımdan mühim olan Zivin mevkiine topladı. Kars-Erzurum hattında savunma tertibatı aldı. Rusların eline geçen Oltu’yu geri aldı. 21 Haziran’da Der Gukasov ile yaptığı çarpışmada düşmanı geri çekilmeye mecbur etti. Fakat ordumuz, sayı olarak düşmanın üçte biri kadardı. Yiyecek sıkıntısı da baş göstermişti.
Osmanlı ordusu, güç şartlara rağmen düşmanla mücâdeleden yılmıyordu. 25 Ağustos’da yapılan Gedikler muhârebesi, Osmanlı ordusunun zaferi ile neticelendi. Bu muhârebede bin mehmetçik şehîd olurken; üç bin Rus öldürülmüştü.
Ahmed Muhtar Paşa’nın askerlik hayatındaki en büyük başarılarından biri olan bu zaferle, ordumuzun sağ kanadı ve Erzurum yolu emniyete alındı. Şayet burada mağlûb olunsaydı, arkadaki illerle irtibat kesilecek, bütün ağırlıklar düşmana terkedilerek geri çekilmek durumuna düşülecek, toparlanıncaya kadar da, Ruslar Anadolu’yu işgal etmiş olacaklardı. Bu durumu çok iyi bilen İkinci Abdülhamîd Han, Ahmed Muhtar Paşa’yı takdir etti, kendisine Gâzi’lik ünvânı ile bir sırmalı kılıç ve iki kıymetli at hediye etti. Yahnilerde yapılan muhârebelerde de Osmanlı ordusu başarılıydı. Gâzi Ahmed Muhtar Paşa, sınırlı imkânlarını çok iyi kullanarak, Rusları güç durumda bıraktı. Daha sonra bir kısım kuvvetlerle Erzurum istikâmetine düzenli ve programlı bir şekilde çekilmeye başladı. Bu çekilmesi çok isabetli olmuş, güçlü Rus orduları bir kaç koldan Kars’a ve Erzurum’a ilerlemeye başlamışlardı. Gâzi Ahmed Muhtar, Eleşkirt tümeniyle birleşip Deveboynu mevzilerine yerleşti. Bu geri çekilme harekâtı, Avrupa devletleri harb akademilerinde örnek bir çekilme olarak yıllarca okutulmuştur.
Kasım ayı başında Rus kuvvetleriyle Deveboynu’nda yapılan çarpışmada Türk birlikleri Erzurum kalesine çekilmek mecburiyetinde kaldı. 9 Kasım’da Azîziye tabyası düştü. Fakat genç-ihtiyâr, kadın-erkek halkın, önde Nine Hâtûn olmak üzere, kılıç, sopa, kazma, balta, satırlarla; hücuma geçmesiyle geri alındı.
Bu sırada Gâzi Ahmed Muhtar Paşa, İstanbul’a çağrıldı. 25 Aralık’ta Erzurum’dan ayrılıp, Derseâdet’e hareket etti. Yerine tâyin edilen müşir Kurt İsmâil Hakkı Paşa, 31 Ocak 1878’de Ruslarla bir protokol imza edip, Erzurum’u Ruslara teslim etti.
Ahmed Muhtar Paşa, 9 Ocak 1878’de İstanbul’a geldiğinde, batıdan hücuma geçen Rus ordusu, Edirne yakınlarına gelmişti. Pâdişâh, Rusları durdurmak üzere Gâzi Ahmed Muhtar Paşa’yı Çatalca istihkamları komutanlığına tâyin etti. Ahmed Muhtar Paşa, emrine verilen kuvvetlerle, Davutpaşa civarında tedbir aldı. 3 Mart’da Ruslarla andlaşma yapıldı. Ahmed Muhtar Paşa, Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye riyasetine tâyin edildi.
9 Eylül 1878’e kadar bu görevi yürüten Paşa, isyân eden ve karışıklık içinde bulunan Girid’e gönderildi. Ahmed Muhtar Paşa, Kandiye yakınlarında hıristiyan liderleriyle yaptığı toplantılarda 8-10 maddelik bir andlaşma ile durumu tatlıya bağladı. 1880 Ağustos’unda Teftiş yüksek kurulu başkanlığına getirildi. 1883 Eylül’ünde Almanya ve İtalya’ya elçi gönderildi. 7 Ekim 1892’de Mısır fevkalâde komiserliğine tâyin edildi. Bu vazîfeyi on yedi sene yürüttükten sonra emekli oldu. 1908’de meşrûtiyetin ilanıyla Âyân meclisi üyeliğine, bir müddet sonra aynı meclisin reis vekilliğine, 1911’de ise Âyân meclisi reisliğine getirildi. 22 Temmuz 1912’de sadrâzam oldu. Kurduğu kabînede üç eski sadrâzam nâzır olarak bulunduğu için, Büyük kabine olarak bilinir. Bu kabînede bulunan eski sadrâzamlar; Kâmil Paşa, Avlonyalı Ferid Paşa, Hüseyin Hilmi Paşa’dır. Aynı zamanda kabînede oğlu Mahmûd Muhtar Paşa’nın bulunmasından dolayı Baba-oğul kabînesi olarak da bilinir. Sadâreti sırasında Balkan savaşı başladı. Bu vazîfede başarılı olamadığı için, 29 Ekim 1912’de istifa edip Âyân meclisi üyeliğini sürdürdü. 20 Kasım 1917’de bu vazîfeyi de bırakıp evinde istirâhate çekildi. 22 Ocak 1919 senesinde Salı günü Fenerbahçe’deki evinde ebedî âleme göç etti. Seksen yaşında ölen müşir Gâzi Ahmed Muhtar Paşa, Fâtih Câmii avlusunda Fâtih Sultan Mehmed Han türbesinin güney doğusuna defnedildi.
Gâzi Ahmed Muhtar Paşa, aynı zamanda ilim ehli bir kimse idi. Matematik, takvim ve astronomi alanlarında başarılı çalışmaları vardır. Bu hususlarda kitaplar yazmış, hayâtını da kaleme almıştır.
Yazdığı eserler şunlardır: Riyâz-ül-Muhtâr, Mir’ât-ül-Mîkât vel-Edvâr ve bu eserin zeyli Mecmûa-yı Eşkâli. Bu eserlerinde namaz vakitleri, basîta denilen âletin kullanılması, şafak, fecir, tan hâdiseleri gibi konularda geniş bilgi verilmektedir. İslâh-üt-Takvîm, Takvîm-üs-Sînîn, Takvîm-i Mâlî, Sergüzeşt-i Hayâtım’ın cildi sânisi, 1294 Anadolu’da Rus Muhârebesi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
 1) Rehber Ansiklopedisi; cild-1, sh. 108
 2) Son Sadrâzamlar; cild-3, sh. 1805
 3) Başımıza Gelenler (Mehmed Arif, İstanbul-1328)
 4) Sergüzeşt-i Hayâtım’ın Cild-i Sânisi (A. Muhtâr Paşa, İstanbul-1328)
 5) Yemen Hâtırası (Albay Rüşdü, İstanbul-1325); sh. 38
 6) Bir Osmanlı Paşası ve Dönemi (Rıfat Uçarol, İstanbul-1976); sh. 44
 7) Mir’ât-ı Hakikat; sh. 70
 8) Müşir Gâzi Ahmed Muhtar Paşa (Haz. Genelkurmay Askerî Târih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Ankara-1984)
 9) Cem’iyyet-i Tedrisiyye-i İslâmiyye Salnamesi (İstanbul-1332)
10) 1875-1878 Şark Muhârebâtı ( İ.Halil, İstanbul-1328)
11) Mir’ât-ı Mukteb-i Harbiye (Mehmed Es’ad, İstanbul-1310); sh. 295
12) Tezâkir (A. Cevdet Paşa)
13) Mâruzât (A. Cevdet Paşa)

Kaynak: http://www.bizimsahife.org/Kutuphane/Osmanli_Tarihi_Ans/Osmanli_Tarihi_A/039_Ahmed_Muhtar_Pasa.htm


Ahmet Muhtar Paşa

01.11.1839 / 21.01.1919


Ahmet Muhtar Paşa  1 Kasım 1839; Bursa - ö. 21 Ocak 1919; İstanbul, Gazi Ahmet Muhtar Paşa olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nin Kafkasya cephesi komutanı, asker, gökbilimci, yazar, eğitici ve devlet adamıydı. 1912 yılında kısa bir süreyle Osmanlı Devleti'nin sadrazamlığını da yapmıştır. Darüşşafaka Cemiyeti'nin kurucularındandır.
Yazar, tarihçi, tümgeneral ve ilk Askeri Müze Müdürüdür.1861 yılında İstanbul'da doğdu. Kolağası Hasan Bey'in oğlu ve yazar Sermet Muhtar Alus'un babasıdır. 1880 yılında Harp Okulundan topçu subayı, 1883 yılında Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. Harp Okulunda ve Topçu Okulunda görev aldı. 1908 yılında Tümgeneralliğe yükselerek Askeri Müzeye ilk müdür olarak atandı. Bir depo halinde olan Askeri Müzeyi kuran kişi olarak tanınır. Yeniçeri giysilerini Askeri Müzeye taşıttı. Silah tetkiki için bütün Avrupa şehirlerini dolaştı. 16 Mart 1926 tarihinde 65 yaşında iken İstanbul'da vefat etti.
Ahmet Muhtar 1839 yılında Bursa'da doğdu. Babası İpekçi Halil Efendi'ydi. Babası 6 yaşında ölünce dedesi tarafından büyütülen Ahmet Muhtar İlk ve Orta eğitimini Bursa'da tamamladı Bursa Askeri İdadisini bitirdikten sonra İstanbul'a giderek öğrenimini Harbiye Mektebi'nde sürdürdü. 1860 yılında Harbiye'yi birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı oldu.

Ahmet Muhtar Harbiye'den mezun olduktan sonraki ilk görevi Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa'nın yanında Karadağ Savaşlarına katılmak oldu[3]. Savaş sırasında küçük bir süvari birliğiyle Ustruck Geçidi'ni ele geçirmeyi ve iki yerinden yaralanmasına rağmen destek kuvvetler gelene kadar geçidi elinde tutmayı başardı. Bu başarısından dolayı binbaşılığa yükseltildi. Harbiye Mektebi'ne dönerek bir süre eğiticilik yaptı. 1863 yılında, sonradan Darüşşafaka Cemiyeti'ne dönüşecek olan Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslamiye'nin kurucuları arasında yer aldı. 1864 yılında Abdülaziz'in oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi'nin öğretmeni oldu. Şehzadeyle birlikte 1864-1867 yılları arasında İngiltere, Fransa, Almanya ve Avusturya'ya geziler yaptı.

Ahmet Muhtar 1867 yılında tekrar Karadağ'a döndü ve Karadağlılara karşı büyük başarılar kazandı. 1869 yılında Yemen'e tayin edildi. Yemen'deki Arap isyanlarına karşı kazandığı başarılardan dolayı 1871 yılında 33 yaşında Müşir (general) rütbesini kazandı ve Yemen'e vali oldu. Daha sonra Şumnu, Erzurum, Bosna-Hersek ve Karadağ'da görev yaptı. 93 Harbi'nin arifesinde padişah II. Abdülhamit tarafından Kafkas cephesinin başkomutanlığına getirildi.

       93 HARBİ  :

Ahmet Muhtar Paşa başkomutanlık görevini üstlenmek üzere 16 Mart 1877 tarihinde deniz yoluyla Trabzon'a, oradan da 30 Mart 1877'de Erzurum'a ulaştı. 27 Nisan'da Rus birlikleri Doğubeyazıt'ı işgal ettiler. 17 Mayıs'ta Ardahan Rusların eline geçti. Ahmed Muhtar Paşa Erzurum'u savunmak için Zivin'de bir savunma hattı oluşturdu. Komuta ettiği ordular Ruslara karşı 25 Ağustos'ta Gedikler Muharebesi, 24 Ekim'de ise Yahniler Muharebesini kazandılar. Mareşal rütbesine yükseltildi ve Gazi ünvanını aldı.

Ancak Alacadağ Muharebesinde komuta ettiği Osmanlı ordusu yenilince, Ahmed Muhtar Paşa ordusuyla Erzurum"a çekildi. Ruslara karşı çok daha az bir asker gücüyle savaşmasına rağmen Aziziye Tabyası'nda Rusları defalarca geri püskürtmeyi başardı. İstanbul'dan asker desteği istemesine rağmen asker yardımı alamayınca Kafkas ordusunu Bayburt'a çekmeğe karar verdi.

Bu sırada Tuna Cephesindeki Rus ordularının İstanbul'a yaklaşması üzerine İstanbul'a çağrıldı ve Çatalca'da Ruslara karşı bir savunma hattı kurmakla görevlendirildi. Ruslarla Ayastefanos Antlaşması görüşmeleri başlayınca savunma hattı Bakırköy'e kadar çekti. Savaşın son günlerinde Erkan-ı Harbiye başkanlığına getirildi. 
    
DEVLET ADAMLIĞI:

Ahmed Muhtar Paşa 93 Harbi sonrasında Tophane-i Amire yöneticiliği, Manastır Valiliği ve Üçüncü Ordu müfettişliği gibi görevlerde bulundu. 1882-1908 yılları arasında Fevkalade Komiser görevine atanarak 26 yıl Mısır'da yaşadı. Balkan Savaşı'nda az önce V. Mehmet Reşat saltanatında 22 Temmuz 1912 - 29 Ekim 1912 tarihleri arasında üç ay sekiz gün Sadrazam oldu. Ancak bu görev kısa ömürlü oldu. Balkan Savaşları'nın çıkması üzerine Ahmed Muhtar Paşa'nın önerisiyle 5 Ağustos 1912'de 4. Meclis-i Mebusan dağıtıldı. Sıkıyönetim ilan edildi. 29 Ekim 1912'de de Ahmed Muhtar Paşa sadrazamlık görevinden istifa etti.

93 Harbi'ndeki anılarını savaşın ardından Sergüzeşt-i Hayatım'ın Cild-i Sanisi[4] adlı bir eserde toplamıştır. Ahmed Muhtar Paşa askerlik yeteneğinin yanısıra gökbilim ve matematiğe ilgi duymaktaydı. Uluslararası saat sistemi ve Miladi takvim sisteminin kullanılmasını Osmanlı Devleti'nde ilk defa ileri sürdü. Bu konuda Islahat-ül Takvim adlı bir kitap yazmıştır. Ayrıca İstanbul'daki Darüşşafaka Lisesi'ni kurucusudur. 1890 yılında açılışını yaptığı İstanbul'un Avrupa tren terminali olan Sirkeci Garı'na ilk önce Ahmet Muhtar Paşa'nın adı verilmişti, sonradan sadece Sirkeci Garı olarak anılmaya başladı[5].

21 Ocak 1919 tarihinde 80 yaşındayken İstanbul"da vefat etti ve Fatih Camii avlusuna gömüldü.

   MİRASI:

Ahmed Muhtar Paşa'nın oğlu Mahmut Muhtar Paşa (Soyadı Kanunu sonrasında Mahmut Muhtar Katırcıoğlu) Osmanlı Devleti'nde Bahriye Nazırlığı yapmıştır. Diğer oğlu Sermet Muhtar Alus ise İstanbul konulu yazı ve kitaplarıyla tanınmış gazeteci, yazar ve karikatürist idi.

Kars valiliği ve Kars Tugay Komutanlığı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ahmet Muhtar Paşa"nın karargah olarak kullandığı 19. yüzyılda yapılmış olan konağı restore ederek bir müze haline getirmişlerdir. Müze içerisinde Osmanlı-Rus Savaşları ile ilgili askeri malzemeler, savaş planları, haritalar ve fotoğraflar bulunmaktadır. Bu müzenin girişine Ahmet Muhtar Paşa"nın bir büstü yapılmıştır.

 YAZDIĞI ESERLERİ:

Güzide-i Tarih-i Osmani, Mekteb-i Sanayi-i Şahane Matbaası, 1883.
Riyaz ül-Muhtar: Mirat-ül Mikat ve el-Edvar, Bulak Matbaası, 1885
İstimdad, Matbaa-ı Ceride-i Askeriye, 1887.
Islah-ül Takvim, Matbaat Muhammed Afnadi Mustafa, 1891.
La Réforme du Calendrier, E. J. Brill, 1893.
Muhteriat-ı Cediden Çapı Büyük Seri Ateşli Toplar, Mekteb-i Fünun-ı Harbiye Matbaası, 1893.
Dumansız Barutlar, Matbaa-yı Askeriye, 1894.
Tedris-i Lisan-i Ermeni, Matbaa-i Tigran Civelekyan, 1897.
Ayad-i Mefahir-i Milliye-i Osmaniyeden Osmanlılığın Avrupada tarz-i tesisi, yahut, Feth-i Celil-i Kostantiniye, Tahir Bey Matbaası, 1898.
Deniz ve Sahil Muharebelerinin, Karabet Matbaası, 1898.
Ahvalname-i Müellefat-i Askeriye-i Osmaniye, Tahir Matbaası, 1898.
Rehber-i Umran, Tahir Bey Matbaası, 1900.
Rehber-i Muzafferiyat-i Bahriye: yahut Deniz ve Sahil Muharebelerinin Vesait ve Kavaid Esasiyesi, Karabet Matbaası, 1900.
Hikmet-i Tefekkür, Mensur: Mecal-i Fikret, Manzum?, Mahmut Bey matbaası, 1902
Sen Gotardda Osmanlı Ordusu: 1073-75 Seferinin Vakayi-i Esasiyesi, Esfar-ı Osmaniye hatıraları, Kütüphane-i İslam ve Askeri, 1908.
Atabe-i Bülend Mertebe-i Hazret-i Hilafet Penahiye bir Arıza, Teşil-i Tıbaat Matbaa ve İdaresi, 1910.
Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Evveli, Mekteb-i Harbiye Matbaası, 1912, Yeni Baskısı: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996,
Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi, Mekteb-i Harbiye Matbaası, 1912, Yeni Baskısı: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996,
Sene-i Maliyenin Hicri Sene-i Şemsiye ile İstibdaline Dair, Matbaa-i Ebüzziya, 1912.
Takvimü's-sinin, 1915, Yeni Baskısı: Genel Kurmay Başkanlığı, Ankara, 1993.
İstimali Tekerrür Eden Takvim-i malı, Matbaa-i Ahmet İhsan ve Şürekası, 1916.
Serair ül-Kur'an fi tekvin ve ifna ve iadet il-ekvan, Evkaf-ı İslâmiye Matbaası, 1920
Serair ül-Kuran, Darülhilâfet ül-Aliye Evkaf-i Islamiye Matbaasi, 1920.


Kaynak:http://www.huzursayfasi.com/biyografi-sayfasi/9357-ahmet-muhtar-pasa-kimdir-s1.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder